top of page

Arama Sonuçları

"" için 148 öge bulundu

  • kARİYER PLANLAMASINDA KİŞİSEL DEĞERLENDİRME NASIL YAPILIR?

    Kariyer planlamasının başlangıç noktası, bireyin kendini tanımasıyla başlar. Birey önce kendisini anlamaya ve kendisi için neyin önemli olduğuna, onu heyecanlandıran şeyin ne olduğuna, hangi becerilerin kendisi için önemli olduğuna karar vermek zorundadır. Bunun için de kendisine şu soruları sormalıdır : Ben nasıl bir insanım ? Nasıl yeteneklerim var? Ne yapmayı istiyorum? Kuvvetli yönlerim ve kısıtlarım neler? Nasıl daha iyi bir pozisyona gelebilirim? Niçin bu işi istiyorum? Kuvvetli yönlerim ve kısıtlamalarım neler? Nasıl daha iyi bir pozisyona gelebilirim? Niçin bu işi istiyorum? Acaba başarılı olabilir miyim? Yeteneklerim bu işe uygun mu? Bu iş bana iyi bir ücret ve prestij sağlayacak mı? İlgi duyduğum alan kariyer amacıma uygun mu? Bu alanda piyasada iş bulma şansım nedir? Seçilen işin veya hedefin, kişinin özellik ve yeteneklerine uygun doğru bir iş olması çok önemlidir.Bu nedenle birey kendi kişilik yapısını öncelikle değerlendirmek durumundadır. Çalışanların kariyer kararını vermeleri için yöneticilerin çalışanlara rehberlik yapmaları gerekmektedir. Bunun için öncelikle, kariyer yönetiminde örgüt yöneticileri çalışanların, bilgi, beceri ve yeteneklerinin farkına varmalı, olumlu bir çevre yaratılarak, çalışanların kariyer hedeflerini görmelerini sağlamalıdır. Çalışanların teknik ve yönetsel alanlarda tercihlerini değerlendirme fırsatı verilerek, işinde ilerlemek isteyen bir birey için mevcut fırsatlar çalışanlara dürüstçe anlatılmalıdır. Çalışanların kariyer seçimindeki keşif dönemi, bireyin kendini değerlendirmesi, beraberinde kariyer beklentisi için bazı bilgi kaynaklarına başvurmasını da gerekli kılar. Bunlar ailesi, arkadaşları, yazılı kaynaklar, çalışan insanlar,sosyal örgütler ve iş sahibi kişiler olabilir.

  • en zor mülakat soruları

    İşe alım aşamasında mülakatlarda zor sorular sorarak en akıllı insanları seçmeye çalışmasıyla bilinen Microsoft şirketinden esinlenen başka şirketler, Microsoftun birkaç adım önüne geçmeye çalışmışlar. En sonunda aşağıdaki soruları sormaya başlamışlar adaylarına. Hadi bakalım herkese zihin açıklığı diliyorum : 1 Neden bira kutularının altı ve üstü ortasından daha dardır ? 2 Fuji dağını taşımak ne kadar zaman alırdı? 3 Bir koridorda üç tane elektrik düğmesi var. Bunlardan biri, koridorun sonundaki bir odanın ışığını açıp kapamaya yarıyor. Odanın kapısı kapalı ve içerideki ışığın açık olup, olmadığını göremiyorsunuz. Bu üç düğmeden hangisinin odanın ışığını açıp kapadığını bulmanız gerekiyor. Odaya yalnızca bir kez gidip gelerek bunu nasıl yaparsınız? 4 İki kişilik bir oyun oynuyorsunuz. Dikdörtgen şeklinde üstü boş bir masa ve sınırsız sayıda madeni para var. Oyuncular masanın üstüne sırayla birer madeni para koyuyorlar. Oyunun tek bir kuralı var : Koyduğun para daha önceden konmuş olan paralara dokunmayacak. Masada yer kalmayana kadar, rakibinizle paraları birer yerleştireceksiniz. Elindeki parayı başka bir paraya dokunmayacak şekilde yerleştiremeyen ilk oyuncu oyunu kaybeder. 5 Yüz altın paradan oluşan bir hazine var ve bir adada bulunan beş korsan bu altınları aralarında bölüşecekler. Ganimet şu kurala göre paylaşılacak : En yaşlı korsan nasıl bölüşecekleriyle ilgili teklifte bulunacak ve bu teklif oylanacak. Eğer korsanların en az yarısı kabul ederse, altınlar o şekilde bölüşecek. Aksi taktirde, en yaşlı korsanı öldürüp aynı şekilde devam edecekler. Geriye kalanların yaşlısı kendi teklifini sunacak ve oylama sonucunda aynı kurala göre en yaşlı korsan öldürülecek ya da altınlar paylaşılacak. Bir teklif üzerinde anlaşılana kadar böyle devam edilecek. En yaşlı korsan siz olsaydınız, nasıl bir bölüşme önerirdiniz? (korsanların hepsi olabildiğince mantıklı ve açgözlü davranıyor ve hiç biride ölmek istiyor.) 6 Bir lisede okulun son gününde şöyle bir oyun oynama geleneği var : Bütün öğrenciler koridora çıkıp, başta hepsi kapalı olan dolaplarının önünde sıralanıyorlar. İlk düdük sesinde öğrenciler bütün dolapları açıyorlar. İkinci düdükte, sıralamada ikinin katı olan dolapları kapatıyorlar( yani 2. 4. 6. ..... dolaplar kapanıyor) Üçüncü düdük duyulunca üçün katı olanlarda değiştirmece yapılıyor. Değiştirmece, açık dolapların kapanması, kapalı olanların da açılması anlamına geliyor. Dördüncü düdükte dördün katı olan dolaplar, beşinci düdük beşin katı olan dolaplarda değiştirme yapılıyor ve bu böyle sürüp gidiyor. Fazla zor olmaması için 100 dolabı olan küçük bir okul olduğunu varsayalım. 100 üncü düdük sesinde 100 numaralı dolabın yanındaki öğrenci (yani tek bir öğrenci) dolapta değiştirmece yapıyor. Bu durumda kapağı açık olan kaç dolap vardır? 7 Elinizde farklı uzunluklarda iki fitil var. İkisinin de yanma süresi bir saat. Ama bu fitiller tam olarak özdeş değil ve sabit bir yanma hızları yok. Bazı kısımları daha hızlı, bazı kısımları daha yavaş yanıyor. Bir çakmak ve bu iki fitili kullanarak, 45 dakikalık süreyi nasıl ölçersiniz? 8 Daire şeklinde bir gölün tam ortasında, bir kayığın içindesiniz. Gölün kıyısında, size kötü şeyler yapmak isteyen bir hayalet var. Hayaletin kayığı yok ve yüzme bilmiyor. Kıyıya varabilirseniz ve hayalet vardığınız noktada değilse karada ondan daha hızlı koşup kurtulabiliyorsunuz. Problem şu : Hayaletin koşma hızı kayığın en yüksek hızının dört katı. Hayalet çok keskin gözlere sahip., hiç uyumuyor ve son derece mantıklı. Sizi yakalamak için elinden geleni yapacak. Hayaletten nasıl kurtulursunuz? Cevaplarınızı yorum kısmına yazabilirsiniz. Cevapları almak için abone olmanız yeterli.

  • ZORLANMADAN GELİŞEMEZSİN

    Yıllardır sorarım insanlara hedefin var mı, varsa nedir? Ya da ne istiyorsun diye sorarım. Yüzde doksan dokuz aldığım cevap aynıdır. Herkes çok iyi şeyler istiyor. Ev almak, lüks bir arabaya binmek, çocuklarını en iyi kolejlerde okutmak, iyi bir kariyer yapmak, ingilizceyi ilerletmek, ikinci bir dil öğrenmek, enstrüman çalmak vb.. Kısacası hemen herkes bir şeyler istiyor ama kısa yoldan. Yani uğraşmadan, çalışmadan, zorlanmadan. Oturarak başarılı olabilen bir tek canlı var benim bildiğim. Çalışmadan zorlanmadan emek sarf etmeden hiç bir şeyin sahibi olamayız ve hep birilerinin eline bakarız. Bir şeylerin sahibi olmak için çok çalışmalıyız. Ama benim bu yazımda bahsetmek istediğim şey "gelişim". Başlıkta da yazdığım gibi zorlanmadan gelişim olmaz. Gelişim konusu ne olursa olsun ekstra çaba sarf etmek gerekir. Mesela bir vücut geliştirmeciyi ele alalım. Harika kaslara sahiptir. Vücut yağ oranı minimum seviyededir. Toplum içinde hemen ayrışırlar görüntüleriyle. Peki iyi bir vücut geliştirmeci bu başarıyı nasıl ediyor hiç düşündünüz mü? Söylemesi kolay uygulamaları zor işler yapıyor. Söylemesi kolay çünkü bir kaç kelime. Yani düzenli spor yapıyor, uykusuna dikkat ediyor, yemesi içmesi çok keyifli çok lezzetli gıdalardan canı çok istese de uzak duruyor. Bazı geceler uyanıp proteinli yiyecekler yiyip tekrar uyumaya çalışıyor, çok özel bir diyet uyguluyor. Oldukça zor değil mi? Ama onun bir hedefi var, hedefi kaslı ve iyi görünen bir vücuda sahip olmak. Çalışıyor çabalıyor ve formunu koruyor. Ya da üniversite sınavına hazırlanan ve sınavda büyük bir hedefi olan öğrenciyi ele alalım. İyi bir okulun iyi bir bölümünü kazanmak istiyor. Başarmak için ne yapmalı? Çok çalışmalı. Bunun için çok okumalı çok soru çözmeli, arkadaşlarıyla daha az vakit geçirmeli, daha az film izlemeli, o çok sevdiği bilgisayar oyunlarından uzak durmalı, kız arkadaşını/erkek arkadaşını bir süre unutmalı vb.. Sayısız örnek verebilirim. Kısacası ekstra başarı için de gelişim için de daha fazla çabalamalıyız. Kendimizi zorlamadan kapasitemizi tam güce çıkarmadan sıradan işlerle uğraşır kendimizi hiç bir zaman tanıyamayız. En önemlisi de hedeflerimize ulaşamayız. Yarın deme zaman şimdidir. Hiç bir şey düşünme sadece başla Şimdi..

  • Müşteri Sadakati Yaratmanın Önemi

    Müşteri kavramını iyi anlayabilmek için, tüketici kavramını ve tüketici kavramı ile arasındaki farkı iyi anlamalıyız. Tüketim işlemini gerçekleştiren kişilere ya da örgütlere tüketici adı verilir. Diğer bir deyişle, istek ve arzularını karşılamak amacıyla, mal ya da hizmetleri satın alma ya da satın alma kapasitesinde olan bireylere ya da örgütlere tüketici denir. Tüketiciler satın alma ve kullanma amaçları yönünden bölümlendirilebilir. Satın alma ve kullanım amaçları yönünden; son tüketiciler ve endüstriyel tüketiciler olarak 2’ ye ayrılır. Son tüketici, kişisel ya da aile gereksinimleri sebebiyle bir mal ya da hizmeti satın alan kişi ya da kuruluştur. Endüstriyel tüketici ise, üretim, yeniden satma ya da işletme kurma amacıyla satın almaları gerçekleştiren kişiler ya da örgütlerdir (Yurtseven, 2011: 23). Bu iki kavram arasındaki ince fark ise, her müşteri bir tüketici iken her tüketicinin bir müşteri olmayabileceği gerçeğidir. Bir işletmenin müşterisi yoksa satış ve kardan bahsedilemez (Neumayer, 1996: 38). Literatürde müşterinin farklı tanımları mevcuttur. Müşteri, mamul ya da hizmetlerin nihai kullanıcılarıdır. Müşteri bir arkadaş bir partnerdir (Odabaşı, 2000: 8). Müşteri, fiilen satın alma kararını alan kişi ya da örgütlerdir (Tek, 1999: 6). Ürünün ilk tasarı aşamasından itibaren üretimin çeşitli aşamalarından; paketleme, yerleştirme, gönderme, test etme, saklama, faturalandırma, kullanılabilir forma getirme, servis hizmeti sunma, ödeme alma gibi faaliyetler üretimin basamaklarını oluşturur. Bu faaliyetlerden her biri farklı kişi ya da kişilerce uygulanır. Elde edilen çıktının her alıcısı da bir müşteri olur (Acuner, 2003: 28). Bir işletme veya kuruluştan alışveriş yapan kişi müşteri olarak tanımlanır. Müşteri, işletmenin kendisi için ürettiği ürün veya hizmetleri satına alan, ürün veya hizmetlerin pazardaki yerini ve konumunu belirleyen, hedeflere ulaşmada işletmelere en önemli desteği veren kişidir. Bir diğer değişle müşteri, belirli bir mağaza veya işletmeden düzenli alışveriş yapan, işletmenin belirli bir marka ürünün, ticari veya kişisel amaçları için satın alan kişi veya kuruluştur (Yurtseven, 2011: 24). İşletme çalışanların gerçekte patronu müşterilerdir. İşletmenin gelirini, güvencesini, rekabet gücünü, geleceğini sağlayan da müşterilerdir. Bu sebeple müşteri, bütün ilgi ve özeni, tebrik ve teşekkürü hak eden kişidir (Barutçugil, 2009: 11). Bir diğer tanıma göre ise müşteri, belirli bir işletmenin belirli bir marka ürününü, ticari ya da kişisel amaçları doğrultusunda satın alan kişi ya da kuruluşlardır (Taşkın, 2005: 20). Müşteri ilişkileri yönetimi ya da CRM (Consumer Relationship Management), bir işletme için en önemli unsurdur. Çünkü hiç bir işletme tek başına var olamaz ya da az müşteri ile büyüyemez. Müşteri ilişkileri yönetimi, pek çok alt başlıktan oluşan büyük bir konudur. Beğendiğim bir müşteri ilişkileri yönetimi tanımı; "Müşteri ilişkileri yönetimi, yeni müşteri elde etmek, müşteriyi elde tutmak, müşteri bağlılığı ve müşteri kârlılığını geliştirmek için anlamlı iletişimler kurmak yoluyla müşteri davranışlarını anlama ve etkileme yaklaşımıdır." Bu yazımda sizlere müşteri ilişkileri yönetiminin, "Müşteri Sadakati" kısmından bahsedeceğim. Uluslararası şirketlerin hemen hepsinin üzerinde çalıştığı, para ve emek harcadığı bir konudur müşteri ilişkileri yönetimi. Burada hedeflenen şey doğru Müşteri ilişkileri yönetimi ile "Müşteri Memnuniyeti" yaratmak. Bir sonraki aşamada da sadık müşteriler oluşturmaktır. Günümüzde yaşadığımız yoğun rekabet ortamını değerlendirecek olursak böylesine dinamik bir ortamda işletmelerin başarılı olabilmesi ve kâr elde edebilmesi için mevcut ve potansiyel müşterilerin beklentilerini anlaması, karşılaması ve hatta aşması gerekir. Müşteri ilişkileri yönetimi, müşterinin işletmeye girmesiyle başlayan ve satış sonrası hizmetlerle de devam eden uzun bir süreçtir. Yani müşteri alışverişini tamamladığı anda bitmez. Müşteri sadakati yaratabilmek için müşteri ilişkileri yönetimi sürecini çok iyi yürütmek gerekir. Bu süreçteki en önemli şey müşteri ile temas eden çalışanın bu bilinçte olması gerekliliğidir. Tüketicinin ön planda tutulduğu günümüzde, müşterilerin hiç bir şekilde ihmal edilmemesi gerekmektedir. Mağazalarımızdan bununla ilgili şikayetler alıyoruz. Yani müşteriler mağazada ihmal edilmek istemiyor. İşletmelerin varlıklarını sürdürmesi için müşteri kazanması, tatmin etmesi, elde tutmayı sağlayacak her türlü çabayı göstermesi gerekmektedir. Müşterileri elde tutmak, müşteri sürekliliğini sağlamak kısacası müşteri sadakati yaratmak için şunlara dikkat etmeliyiz : Müşteriyi tanımaya, Müşteriye yakın olmaya, Müşteriyi dinlemeye, Müşteriye yalan söylememeye ve kandırmamaya, Müşteriden gelen geri bildirimleri dinleyip muhakkak yanıtlamaya, Eleştiri, şikâyet ve önerilerden yeni politikalar geliştirmeye, İstek ve beklentilere uygun mal ve hizmet tasarımlarına gitmeye, Satış ve satış sonrası hizmetlere önem vermeye, Yapılan bir araştırmaya göre işletmelerin müşterilerini kaybetme sebepleri aşağıdaki gibiymiş. % 68’i gösterilen ilgi ve alakadan hoşnut değil, % 14’ü sunulan ürün veya hizmeti yetersiz buluyor, % 9’u rakip firmayla çalışmaya başlıyor, % 5’i alternatif başka bir firma arıyor, % 3’ü taşınıyor, % 1’i vefat ediyor.

bottom of page